ÖZGÜN ADI: Catch 22
618 Sayfa
BASKI: 3. Baskı
Ekim 2012
YAYIN EVİ: : İthaki
Yayınları
Madde 22 bu güne kadar okuduğunuz hiçbir romana benzemiyor.
Kendine has bir mantığı, bambaşka karakterleri var. Joseph Heller’ın acı
gerçekleri sipsivri bir alayla iğnelediği bu 20. Yüzyıl klasiğini okurken
savaşı, yaşamın acımasızlığını, iktidarın yeri geldiğinde nasıl
bir canavara dönüştüğünü görüp kimi zaman
korkacak kimi zaman kahkahalar atacaksınız.bir canavara dönüştüğünü görüp kimi zaman
2. Dünya Savaşı sırasında Amerikan ordusunda bombardıman
pilotu olarak görev yapan Yossarian’ın öyküsü, çivisi çıkmış bir dünyanın küçücük
bir modeli aslında. Okurken bu gün dünyada yaşananlarla kitaptaki öykü
arasındaki bağlantıyı kurup aslında ne kadar absürd, çılgın, ürkütücü ve kin
dolu bir dünyada yaşadığınızı fark edeceksiniz.
Arka kapakta böyle bir uyarı var ve yerinde yapılmış bana
göre.
Kitaptaki karakterler genelde dengesiz ne dediği pek
anlaşılmayacak türden. Ama bunun nedeni sadece savaşta olmaları değil. Madde 22
diye insanları çılgınlıklara gark eden bir savaş maddesi var ve bundan
yararlanmaya çalışıyor birçok asker. Tabi komutanların da askerlerinden aşağı
kalır yanları yok.
Absürd ve sivri bir dille savaşın anlamsızlığı ve insanların
savaştaki hallerini anlatan kitap gerçekten de tarz olarak bildik ütopik yada
kurgu romanlardan farklı. Dili sade ama ikinci üçüncü anlamlarla dolu bir sürü
yer var. Anlamak bazen gülümsetse de çokluk zorluyor anlamak için.
Kitabı okurken sık sık nasıl yani? Diye sormadım desem yalan
olur. Absürd yada karamizah tarzında yazılmış romanları sevmiyorsanız hiç
yaklaşmayın, hele hele daha önce bu tarz kitap okumadıysanız sakın yaklaşmayın.
Önce bu tarz bir iki kitap okuyun fikir edinin sonra okuyun. Sonra demedi
demeyin. Bu yazıyı okurken birbiriyle çelişen bazı yerler fark ettim J))) Değiştirmek gelmedi
içimden, böyle bir kitap anca böyle anlatılır, demedim sadece yazının bir
kısmını kitaba başladığım günlerde yazdım bir kısmını da bitirince yazdım.
Bütün neden bu.
Kahramanımız Yossarian ikinci dünya savaşı sırasında başarılı
Amerikalı bir bombardıman pilotu. Savaştan bıkmış ve kaçabilmek için
deli/manyak numarası yapan birisi.
Her “bombardımandan kurtuldum, eve döneceğim” dedikçe uçuş
sayısı arttırılıyor ve bu hep hayal olarak kalıyor. Yossarian da bu durumda çok
bunalır ya da sıkılırsa hastayım diyip hastanede bir süre yatıyor. Birçok
hastalık hakkında birliğin hastalık hastası doktorundan daha bilgili olmayı
başarmış sık sık hastanede yatması nedeniyle.
Komutanlarının da sık sık dikkatini çeken aşırılıkları olan
Yossarian bir türlü savaştan kurtulamayınca ordudaki savaşı düzenleyen
kurallardan Madde 22 hakkında bilgi toplayıp düşünmeye başlıyor.
Kitabın her sayfasında savaşın anlamsızlığını insanın gözüne
gözüne sokmadan bırakmıyor yazar. Ama bu durum kitabın akıcılığına pek zarar
vermemiş, rahatlıkla okunabilecek bir kitap. Anlatımı biraz karışık olsa da
yabancı kelime az ve olanların anlamı yazılmış ( zaten yabancı kelimeler
çoğunlukla tıbbi terimler ).
Sık sık günlük hayatta hiç farkına varmadan bir çok insanın
yapmış olduğu ayrımcılık ya da ötekileştirmeye de yer veren kitap bir çok
sosyal konuyu irdeliyor.
Bir ara Kızılderili olan Şef Beyaz Yarım Yulaf ile Yossarian
konuşurken çok güzel bir ayrımcılık diyaloğu geçiyor aralarında.
Irksal önyargı korkunç bir şeydir, Yossarian. Gerçekten öyledir. Düzgün,
sadık bir kızılderiliye pis bir zenci, Yahudi, İtalyan ya da Meksika bozması
gibi davranmak korkunç bir şeydir.
S 69
Başka bir yerde albay papazla uçuşlardan önce vermesini
istediği vaazın pazarlığını yaparken ateizmin Amerikada yasak olmadığını
öğrendiğinde şaşırıyor. Daha sonra komutanlarla beraber erlerin de aynı tanrıya
inandığını duyunca resmen şok geçiriyor.
Papazın yüzü kızardı. “Özür dilerim, efendim. Yalnızca onlar
da aynı uçuşlarda yer alacağından, erlerin de orada bulunmasını isteyeceğinizi
düşündüm.”
“Eh istemiyorum. Onların da kendilerine ait bir Tanrı’ları
ve bir papazları var, öyle değil mi?”
“Hayır, efendim.”
“Sen neden bahsediyorsun? Yani onlar da bizimkiyle aynı
Tanrı’ya mı dua ediyorlar?”
“Evet, efendim.”
“Ve O da dinliyor,
öyle mi?”
“Sanırım öyle, efendim.”
“Ha S.ktir.” S
272
♥ Albay
Cathcart da demokratik bir ruha sahipti: bütün insanların eşit yaratıldığına
inanırdı ve dolayısıyla Grup Karargahı dışındaki bütün insanları aynı hararetle
hor görürdü. S 89
♥ İşini doğru düzgün yapmak için sahip olduğu fırsatları ve gücü düşün. Bir
de yarattığı çirkin, aptal, küçük utanç abidesine bak. S 254
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder