8 Mart 2016 Salı

KÖR BAYKUŞ



KÖR BAYKUŞ


ÖZGÜN ADI: Bûf-i kûr
           95 Sayfa
 BASKI: 15. Baskı
              Temmuz 2015
YAYIN EVİ:  :  Yapı Kredi Yayınları


Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.   S.15
Bu cümleyle başlıyor kitap. Taaa en başta derinliği kalınlığını kat kat aşan bir kitaba başlıyorsun ey okur! der gibi bir giriş yapmış.

Önsözde yazan "Kör Baykuş, Hidâyet için, hayatının bunalımlarını, tekdüze ve karanlık gerçeklerini semboller, alegoriler ve birsamlarla nasıl şiirsel bir plâna yükselttiğinin kanıtıdır."    S.11

Ayrıca kitabın sonunda Sadık Hidayet'in hayatının anlatıldığı biyografya kısmı biraz önsöz niteliği de taşıyor yada bazan kitapların başına yazıldığı dönemi ve kitabın özelliklerini anlatan açıklama kısmına benziyor. Mesela bir yerde diyor ki: Önümüzdeki romanda ise bir başka Hidâyet'le karşılaşıyoruz. Hikâyelerinin çoğu güçlü bir realizm taşırken, -ona modern İran edebiyatında seçkin bir yer ayırtan da bu olmuştur- Kör Baykuş'un eylemi, olayları, zaman ve mekân dışında kalır. Olayları bölüşenler tipik kimselerdir, daha doğrusu bir tipin değişik kişilerdeki varyasyonlarıdır, bu kişiler mistik bir psikoloji kanunlarına göre birbirlerine dönüşürler.......... Sebeple sonuç arasında bir nedensellik yoktur, onları birbirine masallardaki mantık bağlar. Ama buna rağmen olay, şüphe yok ki gerçek bir hayatı saptar. Korkular, özlemler, ümit, ümitsizlik bu olay içinde, öteden beri insan kaderinde olduğu gibidir.   S.91

Tek korkum: yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan.     S.15

Bütün hayatımı bir salkım üzüm gibi avucumda sıkmak istiyorum, suyunu, hayır, şarabını damla damla, gölgemin kurumuş boğazına akıtmak istiyorum, kutsal su gibi.      S.39

Hayat bana tek ve değişmez  bir mevsim oldu hep. Bu hayat bir soğuk bölgede ve sonsuz bir karanlıkta geçti adeta, öyle ki bağrımda hep aynı alev vardı ve o beni bir mum gibi  eritti. S.41

Acaba bir baştan bir başa hayat, gülünç bir kıssa, inanılmaz ve ahmakça bir masal değil midir?     S.50


Tek tesellim ölümden sonra hiçlik ümidiydi; orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu. Ben ki henüz yaşadığım dünyaya  bile alışamamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim ? Bana göre değildi bu dünya.... S.69

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder