Çeviren: Sosi Dolanoğlu
İnsanlardan nefret ettiğin anlamına gelmez bu, ne diye onlardan
nefret edesin ki? Ne diye kendinden nefret edesin ki? Keşke insan türüne ait
olmak, o dayanılmaz ve sağır edici gürültüyü de beraberinde getirmeseydi; keşke
hayvanlar âleminden çıkıp aşılan o birkaç gülünç adımın bedeli, sözcüklerin,
büyük tasarıların, büyük atılımların o dinmek bilmeyen hazımsızlığı olmasaydı!
Karşı karşıya getirilebilen başparmaklara, iki ayak üstünde duruşa, omuzlar
üzerinde başın yarım dönüşüne fazla ağır bir bedel bu. Yaşam denen bu kazan, bu
fırın, bu ızgara, bu milyarlarca uyarı, kışkırtma, tembih, coşkunluk, bu bitmek
bilmeyen baskı ortamı, bu sonsuz üretme, ezme, yutma, engelleri aşma, durmadan
ve yeniden baştan yaratma makinesi, senin değersiz varoluşunun her gününü, her
saatini yönetmek isteyen bu yumuşak dehşet. Sayfa 32
En yüksek tepelerin doruğuna
ne diye tırmanasın ki, sonradan inmek zorunda kalacak olduktan sonra.
Sayfa 33
Vakit öldürmenin binbir yolu
vardır ve hiçbiri ötekine benzemez, ama hepsi de eşdeğerdedir; bir şey
beklememenin bin şekli vardır, uydurabileceğin ve anında vazgeçebileceğin
binlerce oyun vardır.
Öğrenecek çok şeyin var,
öğrenilmeyen her şey; yalnızlık, kayıtsızlık, sabır, sessizlik. Sayfa 41
Dünyanın karşısında,
kayıtsız kişi ne cahildir ne de düşman. Niyetin okumaz yazmazlığın sağlığa
yararlı keyfini yeniden keşfetmek değil, okurken, okuduklarına hiçbir ayrıcalık
tanımamaktır. Sayfa 48
Kayıtsızlığın ne başlangıcı
vardır, ne de sonu; değişmez bir durumdur kayıtsızlık; bir ağırlık, hiçbir
şeyin sarsamayacağı bir kıpırtısızlık, bir cansızlıktır. Sayfa 64
Yalnızlığın büyülü çemberini
kırmayacaksın. Sayfa 77
Bakışın iyi niyetliliği ise
belki de silahların en kötüsüdür; nefret bir şey yapamazken o, senin elinden
silahını alan bir silah olur. Sayfa
96
Ama oyun bitti, büyük
şenlik, ertelenmiş yaşamın yalancı sarhoşluğu bitti. Dünya yerinden kıpırdamadı
ve sen değişmedin. Kayıtsızlık seni farklı kılmadı. Sayfa 102
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder