2 Ekim 2013 Çarşamba

26 - SARHOŞ GEMİ – ARTHUR RİMBAUD

SARHOŞ GEMİ
BASKI:   Eylül 2006
           12. BASKI
YAYINEVİ: Kırmızı Yayınları
         172 Sayfa


SARHOŞ GEMİ
         
Rimbaud’un hayatını okuyunca “hızlı yaşa genç öl ki cesedin yakışıklı olsun” sözüyle ne demek istediklerini anladım sanırım. Hızlı ve yorucu bir hayatı olmuş. Genç ölmüş ama bu günkü seksenliklerden daha dolu ve daha doyurucu olduğuna inandığım bir hayatı olmuş bence. Bir tek ölüm şekline üzüldüm, kanser tanısıyla bacağı kesiliyor ve kangrenden ölüyor; bu kadarı ancak bizde olur dedirten bir ölüm şekli olmuş, ama olsun şairin kendisi de farklı birisiymiş. En azından bir şeylere ya da bir yerlere körü körüne saplanıp kalmamış. Hayat böyle olursa daha güzel, daha çekilir olur zannımca. Kitap hem dörtlük hem de şiir tadında yazılardan oluşuyor. 
Daha çok İsa ile arasında bazı sorunlar varmış hissi uyandırıyor. Yani dinle arası pek hoş değil. Dili iyiydi fena değildi, en azından çevirmenler işini düzgün yapmışlar; Türkçe deyimler falan yoktu. Çevirmenler dedim çünkü kitap birkaç kişinin çevirdiği yazılardan oluşuyordu. Kitabı önce günümüz şiir kitapları gibi düşünerek elime almıştım, sonra öyle olmadığını görünce şaşırdım fakat düz yazıları da şiir tadındaydı. O kadar sıkıcı değildi.

Bir güdüdür yaşam, hepimizin yaşamak zorunda olduğu.     Sayfa 61

Cehennemde sanıyorum kendimi, ordayım demek. Din derslerinin sonucu bu. Vaftizimin tutsağıyım ben. Anam-babam, benim mutsuzluğumu yapan sizlersiniz, Kendi mutsuzluğunuzu yapan da sizsiniz. Zavallı suçsuz! – Cehennem bir b… yapamaz tanrısızlara.     Sayfa 64

Beni bırakmayacağına söz vermesini isterdim. Yirmi kez verdi, bu âşık sözü. Ona: seni anlıyorum, demem kadar boştu bu söz aslında.     Sayfa 77

Kutsal buldum sonunda aklımın düzensizliğini.     Sayfa 87

Artık kesinlikle çağdaş olmak gerek.     Sayfa 113

Hangi iyi kollar, güzel çağlar bana geri verecek düşlerimin, kıpırtılarımın çıkıp geldiği o bölgeyi?     Sayfa 136

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder