ÖZGÜN ADI: Die Blendung
565 Sayfa
BASKI: 1. Baskı
Aralık 2014
YAYIN EVİ: Sel Yayıncılık
Arka kapakta da dediği gibi abartılı karakterlerle yazılmış olan kitabın sonuna kadar bir tane olsun normal karakter bırakmamış yazar ve hiç bir şeyden olmasa bile bundan dolayı büyük bir övgüyü haketmiş. Çok güzel bir kitaptı. Biraz yavaş ilerlemenin dışında kesinlikle kusur bulunacak bir sayfa bile yoktu koca beşyüz küsürlük romanda.
Kitap üç bölümden oluşuyor. Birinci bölüm "dünyasız bir kafa" bütün hayatı kitaplarından ibaret olan mirsyedi Prof. Kien bir sinolog ( Çin edebiyatı üzerinde çalışıyor )
ve birden bunca kitabım benden sonra nolacak tasasına düşüyor. Bunu farkeden sekiz yıllık hizmetçi ( Therese ) fırsatı hiç zaman kaybetmeden değerlendiriyor ve sonunda evleniyorlar. Profesör fazla zaman geçmeden yaptığı hatayı farkediyor ama iş işten geçmiş oluyor. Bütün hayatını köklü bir değişiklikle etkileyen Therese ile Profesörün mücadelelerini anlatıyor birinci bölüm.
"Kafasız bir dünya" adlı bölüm ise: evden ayrılan Profesör ile satranç hastası Fischerle arasında geçen ilginç olayları anlatıyor. Fischerle'de yok yok. Adam on parmak yirmi marifet türünden bir kişi. Kamburu bulunan Fischerle için olumsuz tek özellik olmadık zamanlarda atak yapan satranç tutkusudur. Çok akıllı ve kurnaz bir kişiliği olan Fischerle'nin Profesörü soymak için yaptığı hileleri anlatıyor ikinci bölüm.
Üçüncü ve son bölüm olan "kafadaki dünya" ise Profesörün kardeşinin gelip profesörün hayatını düzene sokmasını anlatıyor. Yaşadığı gerginliğe dayanamayan profesör sonunda akli dengesini tamamen kaybediyor ve kütüphanesini ateşe veriyor.
Kitabın başlarında anlatılan bir Çin hükümdarı olarak Çin Şi Huang'da en az kitaptaki kişiler kadar ilginç birisi. Çin seddini inşa eden hükümdar, sırf halka gelenekleri unutturabilmek içim Kofüçyüs ve öğretisi ile ilgili yazılmış bütün eserleri yaktırıyor. Çin'de ilk defa bir merkezi hükümet kuruyor, Mö. 247 yılında yaşadığı düşünülüyor ve ilk Çin hükümdarı.
Hükümdarın gerçek mezarı günümüze kadar gelmiş olup toprak askerler yada Terrakotta ordusu denilen küçük asker heykelleri bulunmaktadır.
Çin’in Shaanxi eyaletinin Xi’an kenti civarındaki Lishan bölgesinde bulunan mezarın temeli dörtgen şeklinde, güneyden kuzeye 350 metre uzunluğunda, doğudan batıya 345 metre genişliğindedir; 76 metre yüksekliğinde toprak bir piramit şeklindedir.
Yapımında 700 bin civarında işçinin çalıştığı dev mezar 37 senede yapılmış. Bölgede 600 civarında yer altı ordusunun bulunduğuna benzer çukur olduğunu belirten uzmanlar, henüz bunlardan 25'inin açıldığını kaydediyor.
Boyları 183-195 santimetre arasında değişen bu heykel askerlerin her birinin yüz ifadesi farklıdır. Kazı alanında çoğu hala toprak altında 8000 asker, 520 atıyla birlikte 130 savaş arabası, 150 süvari atı bulunduğu tahmin edilmektedir. Qin Shihuang Mezarı ve Terra Cotta Ordusu, 1987 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirasları Listesi’ne alınmıştır.
Bu dev mezarı ve yer altı ordusunu yaptıran imparatorun, Çin'in o dönem çalışan tüm işçileri ya yaktırarak ya da kendisiyle beraber gömülmek üzere öldürttüğü anlatılıyor.
Dev mezar için Şian'a iki saat mesafedeki bu bölgenin seçilme nedeni olarak da imparatorun Li Şan adlı dağı Uzakdoğu Fıngşui felsefesine göre kendisine en uygun yer olarak gördüğü şeklinde açıklanıyor. İmparatorun mezarı yerin 36 metre altında bulunuyor ve bu ordunun öldükten sonra kendisini koruyacağına inandığı kaydediliyor.
İmparatorun 13 yaşında tahta geçtiği belirtiliyor.
İmparatorun ordusunda bulunan binlerce askerin heykeli, kıyafetlerinden ten rengine kadar, yüzleri bire bir taklit edilerek yapılmış. Halen küçük bir bölümü gün ortaya çıkarılan askerlerin tamamı, heykellerin kimyası halen çözülemediği için gün yüzüne çıkarılmıyor.
Bunun başlıca nedeni ise heykellerin bir hafta içinde orijinal hallerini kaybederek toprak rengine dönüyor olmaları.
Bu gizemli ordu ayrıca sıradan bir şekilde dizilip, gömülmemiş. Farklı rütbelerde ve sınıflarda olan askerler dönemin en ileri savaş nizamına ve stratejisine uygun şekilde, savaş meydanında savaşa hazır konumda duruyor.
Ordu, okçu birlikleri ile öncü, orta ve arka birliklerin yanı sıra destek birimlerinden oluşuyor. Çukurların birinde de imparatorun merasim taburu kendi düzeni içinde bulunuyor. Askerlerin yanında döneme ait 10 bin civarında bronz silah da duruyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder