BASKI: Şubat 2012
2. Baskı
YAYIN EVİ: Evrense Basım Yayın
216 Sayfa
Yazar kara mizah konusunda gerçekten iyi bir anlatıma sahip. Konusu basit olmasına rağmen güçlü bir eleştiriye de dayanak oluşturuyor.
Bir şehrin kurtuluş yıl dönümü nedeniyle belediyenin organize ettiği bir etkinliği anlatıyor kitap. Asıl kahramanımız Ali Kamber, gitarı kendi kendine öğrenen ve usta bir gitarist olan Kamber hem hayatını kazanabilmek hem de sevdiği işi yapabilmek için değişik yerlerde sahne alıyor ve gece bitmeden karakola düşüyor. Belediyenin temsili kurtuluş etkinliği için yakın arkadaşı Osman ile beraber adını yazdırıyor. Etkinlik büyük bir fiyaskoyla sonuçlanıyor.
Belediye başkanıyla savcı da en az Kamber kadar değişik ve dikkat çeken tipler. Başkan uzun süredir şehrin başında ve her dönem iktidar kimse onun adına seçimlere giren tipik bir siyasetçi :)
Savcı deseniz düzen diye şiddet içeren bir sürü baskıcı fikirleri olan ( Hitler yaşasa baskı konusunda yaveri ilan edeceği ender şahsiyetlerden ) ayakları yere basmayan manyak gibi birşey.
Etkinlikte çıkan kargaşayı soruşturmak için kurtuluş temsilinde yer alan herkes gözaltına alınıp sorgulanıyor. Kamber hem sivri dilli hem de insanları çok rahatsız etmeyen bir üsluba sahip. Kamber'in babası da yıllarca kötü şartlarda çalışıp emekli olmuş ve geçim sıkıntısını çekmediği bir gün bile yaşayamayan fakir birisi. Artık gördüklerim yeter bana diyip evdekilere ben kör oldum bana yaklaşmayın diyerek bir nevi özerklik ilan ediyor.
En büyük hayali olan dünya turuna sonunda çıkma fırsatı yakalayan Kamber'in pasaport alırken yaşadıkları da karakolda yaşadıkları kadar ilginç.
Bu kadar dedikodu yeter. Pek birşey bırakmadım ama gerisini merak ederseniz kitabı okuyun. :)))
2. Baskı
YAYIN EVİ: Evrense Basım Yayın
216 Sayfa
Yazar kara mizah konusunda gerçekten iyi bir anlatıma sahip. Konusu basit olmasına rağmen güçlü bir eleştiriye de dayanak oluşturuyor.
Bir şehrin kurtuluş yıl dönümü nedeniyle belediyenin organize ettiği bir etkinliği anlatıyor kitap. Asıl kahramanımız Ali Kamber, gitarı kendi kendine öğrenen ve usta bir gitarist olan Kamber hem hayatını kazanabilmek hem de sevdiği işi yapabilmek için değişik yerlerde sahne alıyor ve gece bitmeden karakola düşüyor. Belediyenin temsili kurtuluş etkinliği için yakın arkadaşı Osman ile beraber adını yazdırıyor. Etkinlik büyük bir fiyaskoyla sonuçlanıyor.
Belediye başkanıyla savcı da en az Kamber kadar değişik ve dikkat çeken tipler. Başkan uzun süredir şehrin başında ve her dönem iktidar kimse onun adına seçimlere giren tipik bir siyasetçi :)
Savcı deseniz düzen diye şiddet içeren bir sürü baskıcı fikirleri olan ( Hitler yaşasa baskı konusunda yaveri ilan edeceği ender şahsiyetlerden ) ayakları yere basmayan manyak gibi birşey.
Etkinlikte çıkan kargaşayı soruşturmak için kurtuluş temsilinde yer alan herkes gözaltına alınıp sorgulanıyor. Kamber hem sivri dilli hem de insanları çok rahatsız etmeyen bir üsluba sahip. Kamber'in babası da yıllarca kötü şartlarda çalışıp emekli olmuş ve geçim sıkıntısını çekmediği bir gün bile yaşayamayan fakir birisi. Artık gördüklerim yeter bana diyip evdekilere ben kör oldum bana yaklaşmayın diyerek bir nevi özerklik ilan ediyor.
En büyük hayali olan dünya turuna sonunda çıkma fırsatı yakalayan Kamber'in pasaport alırken yaşadıkları da karakolda yaşadıkları kadar ilginç.
Bu kadar dedikodu yeter. Pek birşey bırakmadım ama gerisini merak ederseniz kitabı okuyun. :)))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder