Panama yayınlarından çıkan ve yazarın Jefferson Winter adlı bir karakter için oluşturduğu seri romanın okuduğum ilk kitabı olan "kırık bebekler" gerçekten güzel bir kitaptı.
Tıbbi bilgiler de eklendiği için gerçekçi duran kurgusuyla okunmaya değer. Tess Gerritsen tarzında ama daha az kanlıydı.
Kitabın tanıtım yazısı
"Lobotomi, beynin ön kısmına giden ve oradan gelen bağların kesilmesi işlemidir. Ön lob, kişiliği oluşturan ve karar alma mekanizmasını içeren bölgedir. Aynı zamanda dürtülerimizi bastırmamıza yarar ki onları kontrol edemezsek, uygunsuz davranışlar sergilememize neden olur. Lobotomi uygulanan bir insanın kişiliği elinden alınmış
demektir. Buna, ruhunu çalmak da diyebiliriz."
Jefferson Winter, zekâ seviyesi Da Vinci kadar yüksek bir profil belirleme uzmanı ve aynı zamanda meşhur bir seri katilin oğludur.
FBI'dan ayrılarak, dünyanın farklı şehirlerindeki zorlu davalarda polis teşkilatlarına danışmanlık yapmaktadır. Kaçırdığı genç kadınlara lobotomi uygulayan psikopatın yakalanabilmesi için Londra'ya gider. Cazibesini yitiren oyuncaklar gibi köşeye fırlatılan dört genç kadından hiçbiri, onları bu hale getiren kişi hakkında polise bilgi verememektedir.
Winter'ın iki seçeneği vardır; ya babası gibi soğukkanlı bir katile dönüşecek ya da acımasız psikopatın her hamlesini önceden tahmin ederek sıra dışı zekâsıyla bu vahşete son verecektir. Ancak kırılan her bebeği onarmanın mümkün olmadığını da bilmektedir ...
Yoksa kendine bile itiraf edemediği kadar babasına yakın mıdır, baba ve oğul aynı mıdır?"
Bir ara polis memuru Sophie Templeton'a da lobotomi yapılacak ve olay sonra çözülecek dedim ama Winter bütün hayallerimi yıktı :(((((
Kitabın bence tek eksiği gerilimdi. Öyle aman aman bir gerilim yaşatmıyor fakat sürükleyici. Şimdiye kadar yazarın kitaplarının neden çevrisi yapılmamış merak ettim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder