Daha önce de okumuştum bu kitabı. Yıllar önce okurken çok zevk almıştım. Bu sefer biraz sıkıldım okurken. Sanırım doğru zamanıma denk gelmedi. Bazan böyle oluyorum, okurken sıkılıyorum, aslında o dönemde genel anlamda bir sıkıntı duyuyorum.
Konusu: zalim fillere akıldaneleri hüthütler karıncalara saldırmalarını söylüyorlar. Filler de saldırıyor ve onları köle olarak yarı aç yarı tok gece gündüz çalıştırıyorlar. Bu duruma itiraz eden tek şahsiyet kırmızı sakallı topal karınca. Onu da sürekli arayan filler sultanı bu derdi de başından savsa herhalde düşünecek derdi kalmayacak.
Sonunda bu topal karıncaları uyandırıyor ve büyük bir isyana
neden oluyor. Yani sultan filin korkusu boşuna değilmiş. İsyanla beraber düşman bertaraf ediliyor ama karıncalar da bayağı zayiat veriyorlar. Olsun sonunda kurtuluyorlar, zaten ölüden farksız olan hayatlarını kurtarıyorlar.
Yine Yaşar KEMAL döktürmüş resmen, çok güzel bir yazım tarzı var ve ben tasvirleri biraz kısa tutsa yeme de yanında yat derim. Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır.
Bir yerde topal karıncayı anlatırken o kadar güzel bir cümlesi vardı ki: "gülümsemesi ay ışığında umut kadar güzelleşerek sordu" ( S.200 )şimdi bu cümleyi okuyup da hayran kalmayacak biri var mı desem yok dersiniz herhalde. Buna benzer çok güzel cümleleri vardı.
Masalın bir halk hikayesinden alındığını yazan yazarımız bu hikayeyi adlandırmamış ama birçok yerde demirci Kawa'yı gördüm. Wikipediada değişik iki versiyonu yazılmış ama öz olarak aynı.
Yüreği alıp sattı insanoğlu, yürek, yüreklikten çıktı. Aşkı, sevgiyi, dostluğu, kardeşliği, barışı, arkadaşlığı, kandaki sıcaklığı, güzelliği alıp sattı insanoğlu, insanoğlu insanlıktan çıktı, oburlaştı. S.82
Bir tek umut savaştaydı ya, nasıl bir savaşta? Savaşın umutsuzu olur mu? Umutsuz girilmiş savaş, savaş değil, ölümdür, savaşın biçimi, türü var. Savaşa umutla girersin, yenilirsin o başka, ama umutla giresin. S.144
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder