BASKI: Ekim 2004
1. BASKIYAYINEVİ: Everest Yayınları
631 Sayfa
Paranoya, evet. İyiler, güzeller, doğrular, kötüye, çirkine, yanlışa böylesine karman çorman bulandı mı bize paranoya kalıyor! Tarihin paranoyası! Sizinki yalınkat, tek yönlü paranoyaydı; bizimki dallı budaklı!Bir ara karakola ifade için çağrıldığında da bu durumunu yukarıdaki alıntıda olduğu gibi güzel bir şekilde ifade ediyor da.
İlk geldiği günlerde tanışıp bir süre sonra da aşık olduğu Esme ile; ertelediği, üzerinden düşünmek istemediği, kaçtığı ne kadar duygusu varsa hepsinin belleğine akın etmesi yüzünden yaşadığı duygusal çıkmazlarını yalın, dolambaçsız, ifadelerini süslemeden işlemiş. Esmeden pek bahsetmese de kitapta doktorla hemen hemen aynı ağırlıkta varlığı hissediliyor.
Kitabı okurken sanki biraz da bu hesaplaşmayı kendi içinde yaşıyormuş gibi geldi bana ( kendisi de eski bir TKP li ). Eski politik çizgisini kaybeden TKP ile boşluğa düşen, savrulan ve heba olan hayatların acısını yaşayanın sadece doktor olmadığını, kendisinin de benzer şeyleri yaşadığını yada duyumsadığını hissettirecek kadar güzel ifade etmişti.
Daha önce Vedat TÜRKALİ okumamıştım, ama hep okuyacağım diyip yıllardır ertelediğim bir yazardı. Bu kitaptan sonra kesin bir iki kitabını daha alıp okurum. Kitabı okurken hiç acaba burada ne demek istedi diyip niyet okuyuculuğu ile devam etmedim. İfadeleri yalın ve netti. Herkesin rahatlıkla okuyup anlayabileceği bir dili vardı. Politik tartışmaları çoktu çünkü anlattığı kişi ömrünü politika içinde geçirmiş birisi ve pek de ağır olmayan bir dille bu tartışmalarını yazabilmiş.
Tarayıp süslüyoruz diye saçını başını yolmuşlardı İstanbul'un! Sayfa 37
Yamalı bohça imparatorluktan ulus devlet çıkaracağım dedin mi,böylr olurdu. Sayfa 44
Yaşadığın her yeni olayın anahtarı kendi boynunda! Sayfa 141
Ütopist sizlersiniz Dr. KOTAR. Dinler, öteki dünyadaki cenneti muştuluyor insanlara, siz devrimden sonrasını! Yüz yıl sonrası da, ölümden sonrası gibi, öteki dünya. Ben yokum o gün. Sayfa 326
Acıyı göze almayacak yüreksiz, mutluluktan pay alamaz. Sayfa 328
Düş kırıklığı varsa, asıl suç düşleyenindir! Sayfa 357
Doğru-yanlış; kimselere bırakmadan, kafanı kendin kullanıyorsun da ondan! Asıl aptallık başkalarının aptallığını yüklenmektir! Sayfa 359
Koynunda ne güzellikleri taşıdığının ayrımında olmayan bu duygusuz, kör doğada gördüklerinin coşkusuyla yaşamak ayrıcalıktı! Sayfa 503
Yetişmiş en iyi gençlerini düşman gören toplumda yaşamak ne ağır işti! Sayfa 604
Sevmek de güçtü, yakalayıp anlayabilmek de! Sayfa 609
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder