BASKI: 15. Basım
Haziran 2014
YAYIN EVİ: İş Bankası Yayınları
Kitap okuma şenliğinin mektuplardan oluşan kitap kategorisi için okudum. Pek ilgi alanım olmayan bir tür olmasına rağmen severek okumaya başladığım bir yazın türü olmaya başladı. Genelde bana ne elin özel hayatından der es geçerdim. Bu şenlik sayesinde o kadar soğuk bakmamaya başladım. Aslında bu kitaplar özel olduğu için yazan kişinin kişiliği hakkında da fazlasıyla bilgiler veriyor. Eğer birisinin kişiliğini merak ediyorsa okur mektuplarının olduğu kitabı varsa ona da bir göz atmalı derim.Gelelim kitabımıza; Kitapta sadece Ahmed ARİF'in mektupları var. Daha önce de Orhan Veli'nin mektuplarını okumuştum ve onda da buradaki gibi sadece kadınlara gelen mektuplar var. Erkeklerin aldığı mektuplardan eser yok. Acaba kadınlar erkeklerden daha fazla mı toplayıcı oluyor özel hayatlarıyla ilgili konularda.
Burada karşılıksız bir sevgi var. Bir de Leyla Erbil'in evlenmesi bile Ahmed Arif'i durdurmuyor, aynı hızla yazmaya devam ediyor.
Çok fazla argo kullanıyor Ahmed Arif'in bu yönünü hiç bilmediğimden çok şaşırdım. Argo kısımları okurken aklıma hep Can YÜCEL geldi :)))
Kitap zamanın edebi ve politik şartlarına değiniyor diye önsözde yazsa da pek aydınlatıcı bilgi bulamadım şahsen. Ahmed Arif bazan çok güzel şiirsel dille yazarken aynı mektupta bazan anında değişiyor kullandığı dili.
Özellikle uzun süre mektup alamadığı zamanlarda biraz depresif ruh haliyle yazsa da kesinlikle arabeskleştirmeden duygularını ifade ediyor. Bir yerde;
Seni tanrı gibi değil, Tanrı kavramını Leylâ gibi seviyorumDiyecek kadar da ince bir dil kullanıyor.
Bu kadar dedikodu yeterli. Okumadıysanız okuyun derim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder