ÖZGÜN ADI: The Cold Moon
549 Sayfa
BASKI: 4. Baskı
Ocak 2014
YAYIN EVİ: Epsilon Yayınları
ÇEVİREN: Yunus SALTUK
Uzun süre alacaklarım listesinde bekleyip kitap fuarında görür görmez mal bulmuş mağribi misali üzerine atladığım bir kitaptı. Etkinlikte de gerilim kitabı kategorisi olunca bundan iyisi Şamda kayısı dedim :)))))))
Kitabın ilk bölümü hemen hemen germeden geçti. Herkesin psikolojik durumunu gayet net olarak öğrendim bu bölümde. Bir de bunu "gün olur asra bedel" adlı kitabı okuduktan sonra okuyunca sanki acaba hangisi iyi yazmış diye bir karşılaştırma yapacak kadar oldum. 294 sayfa sadece bir güne ayrılmıştı gerisini siz düşünün artık.
Kitapta bol bol "kinestetik" ve "zaman" kavramları üzerinde durulmuş. Özellikle zaman kavramının gelişimi, insan yaşamına etkileri gibi konularda güzel felsefik ve teorik bilgiler verilmiş.
Olayları çözmeye çalışan ekip anladığım kadarıyla yazarın başka kitaplarında da kullandığı bir ekip. Ekibin başı boynu kırıldığı için felç geçirip bedenini kullanamayan sadece başını hareket ettiren birisi. Adam çok zeki ve cin gibi birisi. Ekibin de ekip başından aşağı kalır yanı yok.
Saatçi adı verilen bir seri katili yakalamaya çalışan ekibi anlatıyor kitap. Bir de saatçinin ortaya çıktığı dönemde şehirdeki polislere kinestetik semineri veren bir polis ekibe geçici olarak katılıyor. Sonlara doğru olaylar tam matruşka halini alıyor. Olay içinde olay çıkıyor.
Kitabın kapak resmi hoşuma gitti ama saat bence hiç uymadı. O kadar ayrıntılı bir saat tarifi ver sonra da onunla alakası olmayan bir saat resmi kapağa koy. Kitap güzel, akıcı bir dille yazılmış, çevirisinde de problem yoktu. Okurken kasmayan bir dili vardı.
549 Sayfa
BASKI: 4. Baskı
Ocak 2014
YAYIN EVİ: Epsilon Yayınları
ÇEVİREN: Yunus SALTUK
Uzun süre alacaklarım listesinde bekleyip kitap fuarında görür görmez mal bulmuş mağribi misali üzerine atladığım bir kitaptı. Etkinlikte de gerilim kitabı kategorisi olunca bundan iyisi Şamda kayısı dedim :)))))))
Kitabın ilk bölümü hemen hemen germeden geçti. Herkesin psikolojik durumunu gayet net olarak öğrendim bu bölümde. Bir de bunu "gün olur asra bedel" adlı kitabı okuduktan sonra okuyunca sanki acaba hangisi iyi yazmış diye bir karşılaştırma yapacak kadar oldum. 294 sayfa sadece bir güne ayrılmıştı gerisini siz düşünün artık.
Kitapta bol bol "kinestetik" ve "zaman" kavramları üzerinde durulmuş. Özellikle zaman kavramının gelişimi, insan yaşamına etkileri gibi konularda güzel felsefik ve teorik bilgiler verilmiş.
Olayları çözmeye çalışan ekip anladığım kadarıyla yazarın başka kitaplarında da kullandığı bir ekip. Ekibin başı boynu kırıldığı için felç geçirip bedenini kullanamayan sadece başını hareket ettiren birisi. Adam çok zeki ve cin gibi birisi. Ekibin de ekip başından aşağı kalır yanı yok.
Saatçi adı verilen bir seri katili yakalamaya çalışan ekibi anlatıyor kitap. Bir de saatçinin ortaya çıktığı dönemde şehirdeki polislere kinestetik semineri veren bir polis ekibe geçici olarak katılıyor. Sonlara doğru olaylar tam matruşka halini alıyor. Olay içinde olay çıkıyor.
Kitabın kapak resmi hoşuma gitti ama saat bence hiç uymadı. O kadar ayrıntılı bir saat tarifi ver sonra da onunla alakası olmayan bir saat resmi kapağa koy. Kitap güzel, akıcı bir dille yazılmış, çevirisinde de problem yoktu. Okurken kasmayan bir dili vardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder