482 Sayfa
BASKI: 1. Baskı
Şubat 2014
YAYIN EV: April Yayıncılık
ÇEVİREN: Cihat TAŞÇIOĞLU
Bu aralar nedense ödünç aldığım kitapları yayımlamaya başladım. Bir tane de olsa insanın okuyan arkadaşının olmasının en güzel yanı bu sanırım. Hem kitap hakkında fikir alışverişi yapabiliyorsun hem de her kitaba para yetiştirememek gibi bir sıkıntıyı hafifletebiliyorsun. Bazan beraberken yazarlar yada kitaplar hakkında konuştuğumuz esnada kendiliğinden sen şunu al ben bunu alayım diye bir konuşmaya girebiliyoruz. Bu aslında olumlu bir şey en azından paylaşımlarımızı daha olumlu, güzel ve değerli kılıyor bence.
Herkesçe malum olan homofobinin din çevrelerinde yaygın ve şiddete en çok meyledilen bir konu olduğudur. Kitapta da bu konu biraz farklı bir şekilde işlenmiş.
Kitabın konusu; on yıl evli kalmış, çocukları olsun diye birçok yönteme başvurmuş ve başarılı olamamış bir çift boşanıyor. Koca ( Max ) abisinin yanına gidiyor ve kendini dine veriyor. Kadın ( Zoe ) ise hayatını devam ettirmeye çalışırken bir çok sağlık ve psikolojik sorunla mücadele etmek zorunda kalıyor. Max bahçe düzenlemesi yaparak geçimini sağlıyor, Zoe de müzik terapisti. Zoe bir okulun rehber öğretmenine ( Vanessa ) aşık oluyor ve 40 yaşında lezbiyen olduğunu farkediyor.
Vanessa bir gün Zoe'ye dondurulmuş embriyolarını doğuracağını söylüyor. Bunu öğrenen Max durumu kabullenemiyor. Bundan dolayı hukuki süreç başlıyor. Kitap aslında bu hukuki süreçle beraber tarafların yaşadığı duygusal gerilimi anlatıyor.
Zoe, Max ve Vanessa ayrı ayrı anlatıldığı için kişileri ve olayları takip etmek daha kolay. Kim neyi nasıl düşünmüş gibi sorulara daha net cevap bulunabiliyor. Anlatımı güzeldi ama ufak tefek çeviri hataları vardı. Çevirmen o kadar emek verip çevirdikten sonra neden bu hataları gözden geçirmek gibi bir şeye gerek duymamış anlayamadım. Onca emek verdin yazık değil mi be kardeşim diyen de olmamış :))
Kitabın okunması gerekenler arasına alınması gerektiğini düşünüyorum. İmkanı olanların mutlaka bir göz atması gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder